Kupa maçından alınan mağlubiyetin ardından lige döndük..
Unutturmamız gerekiyordu o malum maçı…
Oyuna iyi başladık, direkleri dövdük..
Sezonun en verimli ilk devresini geçirdik ama golü bulamamak talihsizliğimiz oldu.
Önce Nadir’in şutuyla, sonra Burak’la bir direk daha derken, Savicevic’le bir kez daha denedik olmadı.
Duran toplarda ise bu sezon gol atamama becerimiz ilk devrede de kendini gösterdi..
Maalesef isabetli orta bulmakta zorlanıyoruz.
Bulduğunu atarsan tabela değişiyor…
Tıpkı Ahmet İlhan Özek gibi…
Uyuduk, ‘faturası gol’ oldu…
İkinci devreye o kadar kötü başladık ki; oyunun kontrolünü elimizden kaçırdık…
Altınordu’nun ikinci bölgedeki dinamik oyununa cevap vermekte zorlandık…
Taki 62’nci dakikaya kadar…
Ertuğrul hoca bu sefer zamanında orta sahaya müdahale etti ve gününde olmayan Kubilay-Savicevic’in değişikliği, Guido’nun kenara gelmesi maçın gidişatını değiştirdi.
Değişiklikten sonraki ilk dakikada Gökhan Alsan’dan ara pas, Burak’la gelen beraberlik golü…
Golden sonraki tam da bizim oyun stilimiz olan ‘hızlı ve hareketli’ oyunda Nadir, Burak ve Gyasi bir tık daha katkı verse, ağların bir-üç kez havalanmaması içten bile değildi..
Bal yapmayan arı gibiyiz.
Çalışıyoruz, üretiyoruz ama tabelaya yansıtamıyoruz.
Olmuyor, olmuyor…
Sonuca gitmekte zorlanıyoruz…
Kangren büyük, tedavisi ise milli ara mı?
Evet bize iyi gelecek doğru…
Ama bu sefer “sakatlıkların-Kovid-19 hastalarımızın iyileşmesi için” değil, artık kendimize gelmek için…
İnşallah…